Rüyaların İslam Dinindeki Yeri Nedir?
Rüya, hemen hemen herkesin uyku haline girdikten sonra gördüğü, kimi zaman karmaşık olabilen görüntülerdir. Bazen günlük olayların yansıması olarak da rüya görülmesi mümkündür. Kimi rüyalar ise daha önce hiç görülmemiş ya da düşünülmemiş durumlarla karşımıza gelebilir. Peki rüyaların İslam dinindeki yeri nedir?
İslam’da rüyaların önemi büyüktür ve bu rüyalara farklı yorumlar getirilmiştir. Genel anlamda İslam’da 3 rüya türünden bahsetmek mümkündür.
Bunların ilki kâbus olarak da nitelendirilen korkulu rüyalardır ki buna şeytanî rüya ismi verilmektedir. Şeytani rüyalar şeytan tarafından insana gösterilir. Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (S.A.V)’in de tavsiye ettiği gibi bu rüyaları kimseyle paylaşmamak ve derhal şerrinden Allah’a sığınmak gerekmektedir.
İkinci rüya türü; gün içerisinde bizi etkileyen bazı olayların rüyamıza girmesidir ki karmaşık rüyalar olarak tabir edilmektedir. Çoğunlukla her hangi bir manaya sahip olmadıklarından dolayı üzerinde yorum yapılmayan rüyalardır.
Üçüncü rüya türü ise sâdık rüya ya da Rahmanî rüya olarak adlandırılır. Bu rüyalar ise şeytanî rüyaların aksine Allah’tandır ve pek çok müjdeler barındırır. Gören kişiyi mutlu edecek, içini rahatlatacak güzellikler barındırır. Nitekim bu rüyalar ile ilgili olarak peygamber efendimiz şu şekilde buyurmuştur: “Güzel rüya Allah’tandır. Her kim güzel bir rüya görürse onu başkasına müjdelesin. Ancak sevdiği kimselere anlatsın.”
Rüya İle Amelde Bulunmak Doğru mu?
Yukarıda da bahsetmiş olduğumuz gibi rüyalar nefsani, şeytanî ve rahmanî özelliklere sahip olabilmektedirler. Bundan dolayı aralarını iyi belirleyerek tespitte bulunmak gerekmektedir. İslam ulemaları, bu konu ile ilgili olarak 3 koşulun sağlanması halinde rüya ile amalde bulunulabileceğini, ancak bununla birlikte kimseyi de bu konuda zorlamamak gerektiğini belirtmişlerdir. Bu 3 şartı şu şekilde sıralayabiliriz:
1) Rüyanın, İslam’ın emirlerine aykırı ya da yasak koştuğu herhangi bir şeyi helal edici olmaması yani daha açık bir ifade ile dinimize ve sünnete karşı bir durumda olmaması gerekmektedir.
2) Rüya, berkesin en ufak bir kuşku olmaksızın güven duyduğu, İmam Şafii, İmam-ı Azam, İmam-ı Gazali, İmam-ı Rabbanî gibi zatlar olmalıdır. O kişinin hiçbir surette yalan söylemeyeceği, dinin hükümlerini yaşayarak bilen kişiler olduğu herkes tarafından bilinmelidir.
3) Rüya aracılıği ile sahip olunan bilgiler dini bir emir gibi görülmemelidir. Unutulmamalıdır ki rüyalar birer ikaz niteliğindedir ki bağlayıcı ya da zorlayıcı bir duruma sahip değildir. Zira rüya ile amel edenler ayıplamayacağı gibi uymayanlar da hiçbir şekilde ayıplanmazlar.
Görülen rüya şayet şeytanî nitelikte ise anlatmak için kesinikle acele davranılmamalı, sabırlı olunmalıdır. Zira bazı rüyalar her ne kadar çirkin bir görüntüye sahip olsa da yorumu itibariyle güzel ve rahatlatıcıdır.
Görülen bazı rüyalar açık, net ve berrak değildirler. Kimi zaman ise görülen rüyanın aynısının yaşanması mümkündür. Bunlarla birlikte kimi zamansa ince ya da kalın bir perdeye sarılı olarak gelebilmektedir. Görülen rüyanın nasıl be ne şekilde yorumlandığı da çok önemlidir. Nitekim peygamber efendimizin de ifade etmiş olduğu gibi rüyalar askıda durur ve kişi rüyayı nasıl yorumlar ise o şekilde çıkar. Bu nedenle rüyalar kesinlikle güvenilir ve iyi yorumlayabilecek kimselere anlatılmalı, yanlış yorumlayabilecek kişilerle de paylaşılmamalıdır.
Rüyalar dini bir hüküm niteliğinde olmadığından dolayı rüyaya göre hareket etmekte doğru değildir. Bundan dolayı da bireyin, davranışlarını gördüğü rüyaya göre ayarlaması uygun değildir. Görülen rahmani rüyalar yalnızca bir müjde niteliğinde olup gelecek adına bir ümit ve aydınlık olarak değerlendirilmelidir. Ancak peygamber efendimizin görüldüğü rüyaların kesinlikle doğru olduğu da yine peygamber efendimizin hadisleriyle de onaylanmış bir gerçektir.